25.02.1998 tarihli 4342 sayılı Mera Kanununda mera, hayvanların otlatılması ve otundan yararlanılması için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yer olarak tanımlanmış olup; aynı Kanunun 10. maddesinde ise, kadastro gören ve görmeyen yerlerdeki meraların 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B maddesine göre düzenlenen özel siciline kaydedileceği belirtilmiştir.
Lisanslı Harita Kadastro Mühendislik Büroları (LİHKAB’lar) kamu adına iş yapan bürolardır. Gerekli şartları sağlayan harita mühendislerine, almaya hak kazandıkları lisans belgesi ile kamu adına iş yapabilme yetkisi tanınmaktadır. Yaptıkları iş kamu hizmeti ve yürüttükleri faaliyetler kamusal faaliyettir.
Kentsel dönüşümün çözüm getirdiği problemli sahaların çeşitliliğinin kapsamlı olması nedeniyle bu doğrultuda dönüşüm sürecini yönlendiren mevzuat da benzer oranda kapsamlıdır. Projenin hedef ve amaçlarına göre aşağıda belirtilen mevzuat kentsel dönüşümün hukuksal çerçevesini çizmektedir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve bazı özel kanunlar gereği birtakım taşınmazlar devlete kalmaktadır. “Devlete kalan taşınmaz” kavramı ilk defa, 766 sayılı Tapulama Kanununun, 26.07.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1617 sayılı Tarım Reformu Ön Tedbirler Kanununun 20. maddesiyle değişik 33. maddesinin son fıkrasında zikredilmiştir. Benzer hüküm şu an yürürlükte olan 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 18/2. maddesinde yer almıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 1007. maddesinde “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder. Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür.” denilerek tapu sicilinin tutulmasından devletin sorumlu olduğu belirtilmiştir.
Ülkemizde yürütülen kadastro yenileme çalışmaları 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendine göre yürütüldüğünden uygulamada yenileme çalışmaları “22/a uygulaması” olarak da tesmiye edilmektedir. Yenileme çalışmaları ‘Kadastro Haritalarının Yeniden Düzenlenmesi ve Tapu Sicilinde Gerekli Düzeltmelerin Yapılmasında Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmelik’ hükümlerine göre yürütülürken 25.10.2018 tarihli ve 30576 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan değişiklik ile Yönetmeliğin ismi “Kadastro Güncelleme Yönetmeliği” olarak değiştirilmiş, yapılan bu değişiklikle yenileme yönetmeliğinde köklü düzenlemeler yapılmış ve bu minvalde yenileme çalışmaları artık “kadastro güncelleme çalışmaları” olarak anılmaya başlanmıştır.
Taşınmazların cinsleri (vasıfları ya da nitelikleri) ilk tesis (kuruluş) kadastrosu sırasında kadastro ekiplerince doğrudan belirlenir ve belirlenen bu cinsler kadastro tutanakları ile sınırlandırma krokilerinde gösterilir.
Yapılı hale gelme cins değişikliklerinde, binanın tamamı için verilen yapı kullanma izin belgesine dayalı işlemlerde zeminde izin verilenden fazla kat bulunması durumunda veya yatay konum olarak bina taban alanının, yapı kullanma izin belgesinde gösterilenden fazla olması durumunda uygulamaya nasıl yön verileceği hususunda açık bir düzenleme yoktur.
Taşınmazların “arsa” vasfını kazanması ancak imar planlarının uygulanmasıyla mümkündür. Ülkemizde imar planlarının uygulanması 18. madde uygulamaları, talebe bağlı ayırma ve terk işlemleri ve kamulaştırmayla mümkün olmaktadır. Taşınmazların “arsa” vasfını kazanması için bu üç yolla imar planları hayata geçirilmeli ve kadastro parselleri imar planına uygun yapı yapmaya uygun parseller haline getirilmelidir.
Toplulaştırma projeleri kadastro parsellerine ait grafik ve mülkiyet bilgilerinin toplanmasıyla başlayıp, tapuya toplulaştırma sonucu oluşan parsellerinin tescili ile son bulmaktadır. Bu işlemler yapılırken toplulaştırma alanı içerisindeki parsellerin kadastro ve tapu verilerinde bir takım sorunlarla karşılaşılmaktadır. Proje sırasında kullanılan verilerin hatasız ve güncel olması projenin sağlıklı yürütülebilmesi, tescil aşamasında kadastro ve tapu kontrollerinden sorunsuz bir şekilde geçmesini ve hızlı bir şekilde tescillenmesini sağlamaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesinde, eşlerden birinin, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemeyeceği, aile konutunu devredemeyeceği, aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamayacağı ve aile konutu olarak özgülenen taşınmazın maliki olmayan eşin, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini isteyebileceği belirtilmiştir.
4650 sayılı yasa ile değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Yasası’nın "Yasak İşler ve Eylemler" başlığını taşıyan 31. maddesinin (b) bendine göre “Mahkemece 10. madde uyarınca yapılan tebligat, davet veya ilanen tebliğden sonra taşınmaz malın başkasına devir ve ferağ veya temliki” yasaklanmıştır. Kamulaştırmanın kesinleşmesinin ardından kamulaştırmayı yapan idarece yapılan bildirim üzerine şerhler sütununa “31/b” şerhi olarak ifade edilen şerh verilir ve taşınmazın kamulaştırıldığı yazılır.
Arsa düzenlemeleri sonucu üretilen parselasyon planlarının, tapuda tescile konu olması ve tescilden sonra da tapu planı kimliğini kazanmaları nedeniyle arsa düzenlemeleri hem kadastro müdürlüklerini hem de tapu müdürlüklerini doğrudan ilgilendirmektedir. Mevzuatta ve uygulamada ortaya çıkan darboğazlar tapu ve kadastro müdürlüklerini de sıkıntıya sokmaktadır. 18. madde uygulamalarının tapu ve kadastro müdürlükleri yönüyle yarattığı sorunların belli başlıları aşağıda ayrıntılı biçimde ele alınmıştır.
Damga Vergisinin takibi konusunda SHKM ve LİHKAB'ların sözleşmeleri gereği ödeyecekleri verginin Kadastro Müdürlükleri aracılığıyla takibinin yapılması konusu incelenmiştir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu gereği düzenlenen Arabuluculuk Sözleşmelerinin Tapu Siciline tescili taleplerinin nasıl yerine getirilmesi gerektiği hakkında değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Deprem felaketlerinde ilk akla gelen olgulardan biri de yıkılan konutların sorumlularının hesap vermesidir. Bu noktada hukuk sistemimize büyük ölçekte bakarak bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Yaşadığımız acı günler sonrası, geleceğimize daha güzel şeyler miras bırakabilmek adına, bu günün yanlışlarını dile getirmek ve sorumluların, bir daha böylesine ihmallerinin oluşmaması için, hak ettiği cezalarını alabilmelerini sağlamak bir vatandaşlık görevidir.
Sorumluluk Hukuku ve Medeni Hukuk kapsamında SHKM'lerce yapılan taşınmaza dayalı iş ve işlemlerde ilgili idarelerce illiyet bağının öngördüğü Sözleşmenin aranması hukuki bir zorunluluktur.
Bağımsız Bölüm Birleştirme ve Ayırma İşlemleri 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu, 3194 sayılı İmar Kanunu ve Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği ile 3194/Geçici 16. Madde Uygulamaları (İmar Barışı) kapsamında anlatılmıştır.
Seçim döneminde sıkça dile getirilen anayasanın 101. maddesi değişikliğinin nasıl yapıldığına dair bir inceleme...